Bu sorunun yanıtını anlayabilmek için öncelikle kanın işlevlerini ve yapısını kabaca kavramak gereklidir. Bir erişkinin vücudunda bulunan kanın hacmi yaklaşık 4-5 litre civarındadır. Kan organlara beslenmeleri ve kendi kendilerini yenilemeleri için gerekli olan maddeleri taşıyan, organların hormon denilen maddeler yardımıyla iletişim kurmalarını mümkün kılan, vücuda giren yabancı madde ve mikropları temizleyen, vücutta oluşan zararlı maddeleri atılmak üzere akciğer ve böbrek gibi organlara ulaştıran bir sıvıdır.Kan mineraller, besin faktörleri, hormonlar, organlardaki hücrelerin çoğalmaları ve kendilerini yenilemeleri için gerekli olan proteinler, normal şartlar altında sıvı halde kalmasını, yaralanma halinde ise pıhtı oluşmasını sağlayan proteinler, organların çalışmaları neticesinde oluşan toksik maddeler ve hücreler içerir. Kanın içinde bulunan hücreler kırmızı hücre (eritrosit), beyaz küre (beyaz kan hücresi, lökosit) ve kan pulcuğu (trombosit) olmak üzere 3 çeşittir. Bu hücrelerin sırasıyla oksijen ve karbon dioksid transferi, vücudu mikroplar ve zararlı etkenlere karşı savunma ve kanama halinde pıhtılaşmayı sağlama işlevleri vardır. Kırmızı kan hücresinin içinde bulunan ve oksijen-karbon dioksid taşınmasını sağlayan moleküllere hemoglobin denilir. Kan hücreleri kemik iliğindeki kök hücreler tarafından üretilirler ve belli bir sürenin sonunda parçalanıp yıkılırlar. İlik sürekli olarak üretim yaptığı için kan hücrelerinin sayıları belli sınırlar içerisinde sabit kalır.Lenf bezleri, timus bezi ve dalak vücudun mikroplara ve zararlı etkenlere karşı korunmasında kanın beyaz hücreleri ile birlikte işbirliği halinde çalışırlar (bağışıklık sistemi). Lenf bezleri lenfosit adı verilen bir çeşit beyaz kan hücrelerinin mikroplarla savaşı öğrenmek üzere yetiştirildikleri küçük organlardır. Timus bezinin de benzer bir görevi vardır.
Hematoloji biliminin ilgilendiği başlıca hastalık gurupları aşağıda özetlenmiştir:
1. Kan hücrelerinin veya hemoglobin'in ilikteki üretimlerinde bozulma (değişik anemi -kansızlık-, lökopeni ve trombositopeniler)
2. Kan hücrelerinin yıkımlarının hızlanması (hemolitik anemiler, İTP, vb)
3. Kan hücrelerinin işlevlerinin bozulması (orak hücreli anemi, değişik işlev bozuklukları, vb)
4. Kanın pıhtılaşmasının bozulması (hemofililer, von Willebrand hastalığı, vb)
5. Kanın damar sistemi içinde gereksiz yere pıhtılaşması (tromboz, akciğer tromboembolisi, tromboflebit, vb)
6. Kanı üreten ilik hücrelerinin ve lenf bezi hücrelerinin kanserleşmeleri (lösemiler, lenfomalar, myeloma, vb)
1. Randevu saatinde, size reçetesi verilen kemik iliği iğnesi ile birlikte geleceksiniz. Doktorunuz, bazen çok yüksek sıcaklıklarda sterilize edilmek suretiyle bir çok kez kullanılabilen ve hastanede ya da ofisinde hazır bulunan iğneleri kullanmayı tercih edebilir. Bu durumda size işlem için iğne reçetesi verilmeyecektir.
2. İşlem için aç olmaya gerek yoktur. İlik örneği, kemer hizasındaki kalça kemiğinin (= iliyak kemik) ön ya da arkasından veya göğüsün ortasındaki dikey kemikten (= sternum) alınır. Örneğin alınacağı yer açılacak şekilde giysilerinizi çıkardıktan sonra uygun pozisyonu almanız istenecektir. İşlem, en sık olarak kalça kemiğinin arkasından yapılır. Bu durumda, yüzükoyun yatmanız ya da sağ veya sol yanınıza yatıp üstte kalan bacağınızı karnınıza doğru çekmeniz istenecektir.
3. İlik örneğinin alınacağı sahadaki cilt batticon ya da benzeri bir lokal antiseptik ve alkol yardımıyla iyice temizlendikten sonra cilt, cilt altı doku ve kemiği kaplayan zar bir lokal anestetik ilaç iğnesi yapılarak uyuşturulur. Bu uyuşturma iğnesinin yapacağı ağrı, kalçadan herhangi bir iğne yapılması sırasında hissedilen ağrıdan daha fazla değildir.
4. Uyuşma (= anestezi) sağlandıktan sonra ilik iğnesi sokulur ve kemik iliği (kandan biraz daha yoğun kıvamdadır) ilik iğnesinin arkasına monte edilen bir enjektör yardımıyla çekilir. Çekilen örnek enjektör içinde, lam denilen küçük camlar üstüde ya da küçük tüpler içinde laboratuvara gönderilir. İlik iğnesinin sokulması fazla bir ağrı yapmayacaktır. Ancak, ilik örneği enjektörle çekilirken bacağa doğru yayılabilen kısa süreli bir ağrı hissedilebilir. Doktorunuz bu kısa süreli ağrıya hazır olmanız için bu aşamada sizi uyaracaktır.
5. Yukarıda tarif edilen işlem kemik iliği aspirasyonu olarak adlandırılır. Doktorunuz, bazen aspirasyon ile birlikte biyopsi yapılmasını da isteyebilir. Biyopsi, aspirasyon işleminden hemen sonra ve genellikle aynı yerden alınır. Bu işlem ilik iğnesi yardımı ile çok küçük bir kemik parçasının çıkarılmasıdır. Bu sırada kısa süreli bir ağrı hissedilebilir.
6. Bütün bu işlemler yaklaşık 15-20 dakika sürecektir. İşlem bittikten sonra iğne yeri pansuman yapılarak kapatılır. İşlemi yapan doktorun önerisine göre hemen ya da bir süre dinlendikten sonra kalkmanıza izin verilecektir.
7. Yara yerindeki pansuman 24-48 saat tutulduktan sonra çıkarılabilir. Bu süre zarfında pansuman ıslanacak şekilde banyo yapılmaması gereklidir.
8. Uyuşturucu ilacın etkisi geçtikten sonra iğne yerinde hafif bir ağrı hissedilebilecektir. Yürümek, bu ağrıyı hafifletebilir. İhtiyaç halinde doktora danışarak 4-6 saatte bir parasetamol (minoset, parol, vb) isimli ağrı kesici ilaç alınabilir.
9. Yara yerinden şiddetli kanama gelişmesi halinde (nadiren olur) doktorunuzu aramanız uygun olacaktır.